Travmanın Yankıları Tekrarlayıcı Bedensel Davranışlar

Hayatınızın hangi noktasında edindiğinizi bilmediğiniz; ne zaman strese girseniz, sıkılsanız ya da dikkatiniz dağılsa başvurduğunuz bir tekrarlayıcı bedensel davranışınız var mı? Daha net ifade etmek gerekirse tırnaklarınızı ne zaman yemeye başladınız? Dudaklarınızı ısırıp kanatmadan ne kadar zaman geçirebilirsiniz? Derisini soyup durduğunuz için parmak izinizin kaybolmasından korkacak kadar ileri gittiniz mi? Diğerlerinden farklı tek bir tel saçı bulduğunuzda kopartmadan durabilir misiniz? Tüm bunlar birbirinden yer yer farklı ancak bir noktada birleşen davranışlardır. Genellikle farklı duyguların regülasyonunda yaşanan zorlukları tolere etmek için küçük bedensel alışkanlıklarla kendimizi rahatlatmaya çalışırız ancak strese sebep olan uyaran ile başa çıkamadığımız noktada, anlık rahatlama sağlayan alışkanlıklar giderek daha da yıkıcı bir hal almaya başlar. Hatta yepyeni bir gerilim sahasına dönüşürler. Sınav stresi yaşarken çalışmak için masanın başına oturursunuz ancak stresi tolere edemezseniz saç derinizdeki pütürleri bulmak ve tuhaf saç tellerini koparmak gibi bir yola başvurabilirsiniz. Bir bakmışsınız çalışma sürenizden bir saati deriniz ve saçlarınızı “düzeltmek” için harcayıvermişsiniz, bu yetmezmiş gibi deriniz artık yaralarla dolu ve başınızda daha az saç var.

Tekrarlayıcı bedensel davranışların fonksiyonu, şiddeti ve etkisi elbette her birey için farklılık gösterebilir, literatürde çok farklı perspektiflerden yorumlanabilir. Bu davranışlar bağlamında bir tanı konulması için yetkin olanlar ancak alandaki uzmanlardır. Peki Freud ve Lacan bireyin negatif duyguları regüle etmek için geliştirdiği çözümün, içinde yaşadığı vücuda zarar vermekle sonuçlanabilmesini nasıl açıklarlar? Freud’a göre birey geçmişte yaşanmış ve çözülemeyip bilinçaltına gömülmüş travmanın çatışmasını yaşar. Çatışmayı dışa vurmak için onu bedensel olarak yeniden üretir. Örneğin dudak yemek çocukluk dönemindeki stres yaşantısını tekrar canlandırmak için kullanılan bir sembol olabilir.

Alternatif olarak birey öz yıkıma başvurarak bir tür ölüm dürtüsünü gerçekleştirmeyi amaçlıyor da olabilir. Bu “ölüm” her zaman fiili şekilde ölümü getirecek intihar davranışı veya ciddi yaralanmalar anlamına gelmez. Bazen sadece bireyin dingin ve huzurlu bir “hiçlik” durumuna dönme arzusunun dışavurumudur. Lacan’a göre ise zihin içeriği değil, sembolleri tutar. Bu yüzden anlamsal boşluklar oluşur ve bedensel dışa vurumlar olarak tezahür ederler. Kısacası bazı travmalar dilsel olarak ifade edilemez ancak bir şey yanlıştır ve o şeyin yarattığı yankı bedenin diliyle dışa vurulur. Çatışma yüzeye çıkarılıp çözülmedikçe, travmatik yaşantının yarattığı ilk stresin yankısı dindirilmedikçe tekrarlayan hareketler devam ettirilir ve işlevsel olmayan yöntemler olduklarından yeni çatışma sahaları oluştururlar.

KAYNAKLAR

Lacan, J. (1977). Écrits: A Selection. (Trans. Alan Sheridan). London: Routledge.

Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle. The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume XVIII (1920-1922): Beyond the Pleasure Principle, Group Psychology and Other Works

Scroll to Top