Terk Edilmiş Konaklar, Hem Çekici Hem Güvenilir Partnerler ve Gerçek Olamayacak Kadar İyi Her Şey Hakkında

Şehrin tarihi bir bölgesinde yaşıyorsanız ya da mahallenizde en azından bir tane tarihi konak varsa mutlaka konağın cinli, perili olduğu söylentisiyle büyürsünüz. Elbette bunda metruk binaların tekinsiz insanlara mekan olma ihtimalinin de etkisi vardır ancak evrimsel iç güdülerimizin etkisi yadsınamaz. Cazip bir nesnenin herkes tarafından istenmesini ya da çoktan sahiplenilmiş olmasını bekleriz. Bu temel kuralı insanlar, mekanlar, duygular ile olan ilişkilerimize de uyarlamaya çalışırız. Kuralın geçersiz olduğu durumlarda alternatif açıklamalar yaparız. Örneğin bir zamanlar varlıklı ailelerin yaşadığı, hala görkemini koruyan tarihi konak için müşteriler sıraya girmiyorsa ve bunun sebebi konağın henüz keşfedilmemiş olması değilse kural yeterli açıklama getiremediğinden bir şeylerin yolunda olmadığına karar veririz. Bu durumda konağın perili olduğuna dair söylentiler yayılmaya başlar. Hatta bu durum insan ilişkilerine uyarlandığında karşılıklı romantik hisler içinde olduğumuz, fiziksel olarak çekici, herkes tarafından beğenilen, iyi niyetli bir partnerle ilgili bilmediğimiz bir yanlışlık olduğundan şüphelenmemizle aynıdır. 

Benzeri örneklerle çokça karşılaşma sebebimiz evrimsel içgüdülerdir. Herkes tarafından beğenileceğini düşündüğümüz ancak rağbet görmeyen nesneler zihnimizde çelişki yaratır. Bu nesnelerin “gerçek olmak için çok iyi” olduğunu düşünürüz. Beyin genellikle en mantıklı açıklamayı araştırmaktansa en kestirme yolu kullanmaya meyillidir. Çelişki yaratan durumda en güvenli yolu seçerek sosyal bir kanıt arar ve kolektif akla uyum sağlar. Çokça yaptığımız “Bu kadar güzel bir konak terk edilmişse burada kötü bir şeyler olmuş olmalı. Ben de uzak durmalıyım.” ya da “Hem güzel hem de iyi kalpli bir kadın yalnızsa ya kimseyi beğenmiyordur ya da görünmeyen bir kusuru vardır. Zaten bana karşı bir şeyler hissetmez.” gibi çıkarımlar beynimizin belirsizliğin getireceği tehlikeden kaçınmak için başvurduğu uyumlu şüphecilik davranışından kaynaklanır.

Ayrıca; insanların birbirlerinin eylem, fikirlerini takip etmesini açıklayan Bandwagon etkisi ve insana benzeyen ancak insan olmayan varlıkların kişiler üzerinde uyandırdığı korkuyu açıklayan Tekinsiz Vadi sendromu da nesnelere duyulan çekimin rağbet görmeyişleriyle çatışma yarattığı durumlara dair açılımlar getirebilir.

KAYNAKÇA

Haselton, M. G., Nettle, D., & Andrews, P. W. (2005). The Evolution of Cognitive Bias. In The Handbook of Evolutionary Psychology (ed. David M. Buss). Wiley.

Cialdini, R. B. (2007). Influence: The Psychology of Persuasion. Harper Business.

Mori, M. (1970). The Uncanny Valley. Energy, 7(4), 33–35.

Scroll to Top